Bartholomeos
Rab’bin İnayetiyle İstanbul-Yeni Roma Başepiskoposu ve Ekümenik Patrik tarafından Betlehem’de doğmuş olan kurtarıcımız İsa Mesih’ten Kilise’nin evlatlarına lütuf, merhamet ve selamet olsun.
Rab’de kardeşlerimiz, ziyadesiyle saygıdeğer Episkoposlar ve sevgili evlatlarım,
Semavî alandan bahşedilen hoşnutlukla, bu yıl bir kez daha mezmurlarla, ilâhîlerle ve manevî ezgilerle, Yaradan’ın Kelâmı olan ebedî Oğul’un, yani İsa’nın beden alışını ve insan olarak gizemli doğuşunu idrak etmekteyiz. Aziz Nikolaos Kavasilas’a göre, Kutsal Ayin’de sergilenenler, “Rab’bin beden alışının gizemidir”; ayinin girişindeki “Peder, Oğul ve Kutsal Ruh’un hükümranlığı mübarektir” ilânı ise bunun kanıtıdır. İnsanların Yaradan’ın teslis üçlemesinden oluştuğunu ilk öğrendikleri an Rab’bin enkarne olmasıdır.”[1]. Aynı aziz peder (ayin esnasında), Rabbimiz ve Kurtarıcımız İsa Mesih’in ahlâk sisteminde, yaşamda ve diğer her konuda özgün ve mükemmel insanı gösteren ilk ve tek kişi olduğunu vurgulamaktadır.”[2].
Beşer doğasının Oğul ve Tanrı Kelâmı olan (İsa Mesih) şahsında üstlenilmesi, insana lütuf yoluyla kutsiyet kazandırma yolunun açılmasıyla birlikte ona tarif edilemez bir değer katkısı sunmuştur. Bu hakikatin unutulması, yaratılana bahşedilen kıymetin azalmasına yol açar. İnsanoğlunun bu yüce hedefinin reddi, onu yalnızca değersiz kılmaz, aynı zamanda onda çeşitli küçülmelere ve bölünmelere de yol açar. İnsanoğlu, ilâhî kökeninin ve ebedî hayat umudunun bilincinde olmadan, insan kalma mücadelesi vermekte ve insan olmanın getirdiği ihtiyaç ve çelişkiler ile başedememektedir.
Ademoğlunun varoluşuna dair Hristiyan bakış açısı, dünyamızın şiddet, savaş ve adaletsizliğine bir çözüm sağlamaktadır. İnsana karşı saygı, selâmet ve adalet Hak tarafından verilmiş armağanlardır; buna rağmen, bu armağanları tesis etmek, insanların da katılımını ve işbirliğini gerektirir. Hristiyanların selamet mücadelesine bakış açısı, Havarilerine “selâmet sizinle olsun” diyerek barışı ilân eden ve bizi düşmanlarımızı dahi sevmeye teşvik eden Kurtarıcımız Mesih’in sözlerinde yatmaktadır. Mesih’in vahyi “selâmet müjdesi” olarak adlandırılır.
Bu, biz Hristiyanlar için selâmete giden yolun yine selâmetten geçtiği ve şiddetsizliğin, diyaloğun, sevginin, bağışlamanın ve uzlaşmanın tüm farklılıkları çözme noktasında öncelikli olduğu anlamına gelir. Selâmetin tanımı, Ekümenik Patrikliğin Dünya Hayatının Faydasına: Ortodoks Kilisesi’nde Toplumsal Ahlâk (2020) dokümanında net şekilde anlatılmaktadır.
“Hiçbir şey, Tanrı’nın, Kendi suretinde ve benzerliğinde yaratılmış varlıklar için olan iradesine, birbirlerine karşı şiddet kullanmaktan daha aykırı olamaz. Şiddetin büyük bir günah teşkil ettiğini haklı olarak söyleyebiliriz. Tanrı ve komşularımızla sevgi aracılığıyla uzlaşma yoluna gitmek, beşerî doğamız ile doğaüstü çağrımız arasında var olan büyük bir çelişkidir. Selâmet, Rab’bin amaçladığı ve sonsuz öğütlerinde biçimlendirdiği şekliyle, yaradılışın derin gerçekliğinin net biçimde açığa çıkışıdır.”[3].
Selâmet sabit ve kesinleşmiş bir vaziyet arz etmez. Onu muhafaza etmek bir zorunluluktur, bir başarı ve aralıksız bir mücadeledir. Kalıplaşmış çözümler veya kalıcı tarifler yoktur. Selâmete yönelik devam eden tehditler karşısında, sorunları diyalog yoluyla çözme konusunda uyanık ve istekli olmamız gerekmektedir. Siyâset kahramanlarının hepsi selametin sağlayıcılarıdır.
Biz de dinin barışçıl rolünün altını çizmeye devam etmekteyiz. Dinlerin selâmet, dayanışma ve uzlaşı gücü olmak yerine “Tanrı adına” bağnazlığı ve şiddeti beslediği gerekçesiyle sıkça eleştirildiği bir dönemden geçmekteyiz. Ancak bu, din inancının özünde yer almaz, yozlaşmaya işaret eder. Tanrı’ya olan gerçek itikat, dinî fanatizmin en sert eleştirisini teşkil eder. İnançlar, selâmet, adâlet ve yaratılışın insan yıkımından korunması için çabalayan, insanlığın doğal müttefikleridir.
Bu yıl dünyamız, temel insanî ideallerin ve değerlerin bir özetini oluşturan, “tüm halkların ve tüm ulusların hedeflemesi gereken ortak standart” olan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin (10 Aralık 1948) 75. yıldönümünü anmaktadır. Odak noktası insan onurunun şahsî, sosyal, kültürel, ekonomik ve ekolojik koşullarıyla birlikte korunması olan sözkonusu bildiri, ancak küresel barışın temeli ve kriteri olarak kabul edilmesi, hürriyet ve adâletle ilişkilendirilmesi halinde özgün dinamikleriyle anlaşılabilecektir. Bu bağlamda insan haklarının ve selâmetin geleceği aynı zamanda dinî sistemlerin onlara saygı duyma ve bunları hakikâte dönüştürme konusundaki katkısına da bağlıdır.
Bu düşünceler ve bayram coşkusuyla, Kilise hayatının başlı başına insanlık dışılığa karşı direnişi içerdiğine olan tam inancımızla, bu durumun ortaya çıktığı her yerde, hepinizi, insanların diğer insanları tehdit edip düşman olarak değil, ancak kardeş ve dost olarak görecekleri, selâmet ve dayanışma kültürünün inşâsı yönündeki güzel mücadeleye davet etmekteyiz. Bunlara ilâveten, sevgili Episkopos kardeşlerimiz ve evlâtlarımız, hepinize, Noel’in bir içe dönüş ve şükran zamanı olduğunu, kendini tanrısal güç sahibi sanan insan ile insan bedeni alan Kelâm arasındaki farkın açığa çıktığını, Mesih’in bahşettiği hürriyetin tezahür ettiğini ve O’na yabancılaşmanın “büyük yarasının” iyileşmiş olduğunu hatırlatmaktayız. Son olarak, kollarında, beden almış olan Mesih’i taşıyan Annesi Meryem’in önünde saygıyla diz çökmekte ve Rab’bimizin rızasını kazanacağınız hayırlı, sağlıklı, bereketli, huzurlu, neşeli bir yeni yıl geçirmenizi dileyerek, sizlere Mesih’in Büyük Kutsal Kilisesi’nin takdislerini sunarız.
Noel 2023
+ İstanbul Başepiskoposu Bartholomeos
Tanrı’nın huzurunda hararetli duacınız.
1. İlahi Ayin Üzerine 12. Cilt, sayfa 150.392D.
2. İsa Hayatı Üzerine, 6. Cilt, sayfa 150.680C.
3. § 42, 43 ve 44.
Δεν υπάρχουν σχόλια:
Δημοσίευση σχολίου